Manevi Taciz

Böyle bir cezayı hak etmek için ne yaptım?

“Yerinde kullanılan biz söz, el kirletmeye gerek kalmadan öldürebilir veya küçük düşürebilir. Hayatın en büyük sevinçlerinden biri, hemcinsini aşağılamaktır” Pierre Desproges

Manevi taciz, bedensel bir saldırı içermeksizin, bugün karşılaştığımız en yaygın şiddet türlerinden biri. Manevi tacizde bulunan saldırgan karşısındakini aşağılayarak kendilerini yüceltebilir, aynı zamanda da yolunda gitmeyen şeylerin sorumluluğunu başkalarına yıkarak kendi iç çatışmalarından ya da ruh hallerindeki olası dengesizliklerden kaçınabilirler. “Bu sorunun sorumlusu ben değilim o!” Böylelikle suçluluk duygusu yoksa acı da çekilmez.

Bazı zararsız manipülasyonlar sadece acı bir iz veya utanç hissi bırakır fakat çok daha ciddi olan manipülasyonlar kurbanın kimliğine dokunur. Yerleşmiş olan ruhsal karmaşa bir şiddet durumunun varlığını psikoterapiste bile unutturabilir. Manevi tacize uğrayan kurban çektiği ıstırabın farkında olsa bile şiddet veya saldırı olduğuna inanmak istemez.

Ayrılıklar sırasında o zamana kadar gizli kalmış sapkın davranış belirginlik kazanır çünkü narsist sapkın kurbanının elinden kaçtığını hisseder. Taciz kurbanlarının peşini bırakmak istemeyen varlıklarını hissettiren, iş çıkışlarında bekleyen, gece gündüz telefon eden ve tehdit sözleri kullanan eski eşlerin tavrıdır. Taciz bazı eyaletler tarafından ciddiye alınarak, eşlerin doğrudan şiddeti gibi durumlar için protective orders (sivil koruma emirleri) öngörülmüştür, çünkü bu tip taciz durumlarında kurbanın tepki göstermesinin fiziksel şiddete yol açabileceği kanıtlanmıştır.

Psikanalist P-C. Racamier’nin “beyinsizleştirme” olarak adlandırdığı birinci aşama birkaç yıl sürebilir. Bu aşama baştan çıkarma süreci yöntemiyle ilişkinin başından itibaren yavaş yavaş uygulamaya konulur. Kurbanın dengesinin bozulduğu ve kendisine olan güvenini yavaş yavaş kaybettiği bir hazırlık aşamasıdır. Önce kurban baştan çıkarılır, sonra etki altına alınır ve nihayet baskı altına alınarak en ufak özgürlük kırıntısından bile yoksun bırakılır.

Kurbanın kendine özgü hiçbir fikri kalmamıştır, saldırgan gibi düşünmek zorundadır. Kurban artık kendiliği olan bir öteki değildir bir alter egosu yoktur. Kurbanda olan arzu maskesi kurbanın benliğine değil, kurbanda fazla olup da sapkının elde etmek istediği bir özelliğe yöneliktir. Daha sonra ise kurbandan istenildiği kadarını elde edememenin verdiği yoksunlukla gizli bir nefret halini alır. Nefret kendini açıkça gösterdiğimde kurbanı yok etme ve yıkma amacı taşımaktadır. Zaman geçse bile sapkın kişi bu nefretinden vazgeçmez. Kurbana yansıtılan nefret sapkının kendini daha büyük olabilecek psikoz kapsamındaki ruhsal rahatsızlıklara karşı korumasını amaçlayan bir yöntemdir. Acı çektiren kişi diğerinin bunu hak ettiğini ve şikâyette bulunmaya hakkı olmadığını düşünür. Bu döngüsel süreç bir kere başladığında kendiliğinden duramaz çünkü iki tarafın da patolojisi giderek şiddetlenir. Sapkın kimse daha aşağılayıcı ve şiddetli kurban ise daha zayıf ve yıpranmış bir hale gelir.

Sapkın kişinin narsisizmi yara aldığında (başarısızlık, dışlanma gibi) kişi sınırsız bir intikam isteği duyar. Narsist sapkınlar kendilerinden daha çok şeye sahip olduğuna inandıkları veya hayattan zevk alan insanlara karşı aşırı bir kıskançlık duyarlar ve entelektüel veya sanatsal bir ortam girişi sağlayacak insanı etkilemek isterler. Sapkının bu işteki çıkarı eline güç geçirmesini sağlayabilecek bir partnere sahip olmaktır. Sapkın kişi saha sonra diğerinin kendine olan saygısına ve özgüvenine saldırarak kurbanın narsisizmini sahiplenir.

Sapkın insanlar başlarına gelenlerden dolayı diğerlerini suçladıklarında bu tam olarak bir sorumlu tutma değil bir saptamadır. Kendileri suçlu olmayacaklarına göre başkası suçlu olmalıdır. Hatayı başkasının üzerine atmak aleyhine konuşarak onu kötülemek sadece bir rahatlama değil aynı zamanda bir kendini temize çıkarma yöntemidir. Sapkınlar ne suçlu ne de sorumludur. Yolunda gitmeyen her şey hep başkasının hatasıdır. Kendilerini yansıtma mekanizmalarıyla savunurlar: Her türlü zorluğu ve başarısızlığı diğerinin suçu olarak görmek ve kendini asla sorgulamamak.

Aslında kurban karşıdakinin suçluluk duygusunu benimser. Kendilerine yapılan saldırıyı içselleştirirler. Narsist sapkınlar bir yansıtma olgusuyla suçluluk duygularını kurbanlarına aktarırlar. Bazı kurbanlar fırtına geçtikten sonra şiddetin gerçekliğini kendilerine kanıtlayabilmek için birtakım yöntemlere başvurur. Kurbanlar yazışmaların bir kopyasını saklar veya telefon konuşmalarını kaydeder. Kurban kullanıldığının farkına varmaz ancak şiddet çok açık hale geldiğinde çevredekilerin müdahalesiyle bu sis perdesi aydınlatılır.

Manipülasyonu anlayan kurbanlar dolandırılmış insanlar gibi kendilerini aldatılmış hissederler. Kendilerine olan saygılarını ve haysiyetlerini kaybederler.

“Daha önce tepki göstermeliydim”

“Neden fark edemedim?”

Saldırılar ve aşağılamalar hafızaya kaydedilerek görüntüler, düşünceler, güçlü ve tekrar edilen duygular aracılığıyla yeniden yaşanır. Saldırganla karşılaşma korkusu ve travmatik olayların hatıraları kurbanlarda bir sakınma davranışına neden olur. Vaktiyle sevmiş olduğu kişinin kendi açısından tehlikeli bir kişilik rahatsızlığına sahip olduğunu kabullenmesi ve kendini bundan koruması gerekir. Kendini savunabilmek ancak nüfuz altından çıkıldığında ve bu kişinin ona karşı tehlikeli ve kötü niyetli olduğu kabullenildiğinde olanaklı hale gelebilir.

Ayrıldıktan sonra taciz telefon aracılığıyla devam ediyorsa numara değiştirmek mümkündür. Gelen hakaret dolu ya da kasıtlı mektupları ise bir başkasına açtırmak tavsiye edilebilir çünkü bu sapkın mektuplar, mesajlar ya da sesli kayıt altına düşmüş çağrılar kurbanı yavaş yavaş zehirleyerek onun acı çekmesini sağlar ve dengesini yeniden bozar. Kurbanı korumanın ve onun sapkının doğrudan veya dolaylı kışkırtmalarına cevap vermemesini sağlamanın tek çaresi sert yasal kararlar almak ve iki taraf arasında doğabilecek her türlü ilişkiyi engellemektir.

Kurbana sapkın stratejileri saptama yollarını öğretilerek bir daha saldırgan tarafından baştan çıkarılması veya saldırgana acıması engellenmelidir. Bir yandan da kurban nüfuz altındayken ifade edemediği öfkesini dökmeye ve o ana kadar sakladığı hislerini açığa çıkarmaya itilmelidir. Eğer hasta uygun kelimeleri bulamıyorsa bunları dile dökmesi için kendisine yardım edilmelidir.

Kaynakça

Hirigoyen, M.F. (2000). Manevi Taciz Gündelik Hayatta Sapkın Şiddet. 1. Baskı. İstanbul: İletişim Yayınları

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir